26 Ocak 2009

Efe Büyüyor :)


Geçen hafta 3-4 gün ananelerde kaldık, Efeye anane ve dedesi baktılar. hem ortam değişikliği hem de daha az görmenin getirdiği sevgi yoğunluğuyla biraz şımardı oğulcuğum ama abartmasına pek müsade etmedik. büyükanneler büyükbabalar torunlarını çok fazla seviyorlar ama bu sevgi "aman o ağlamasın" a dönüşünce ipler elden yavaş yavaş kaymaya başlıyor. Gerçi bir çok uzman çocuk şımartılmayıda tatmalı diyor ama ben hep böyle olur diye korkuyorum.
Neyse eve, düzenimize döndük ama aslında bizim düzende de son zamanlarda kötüleşen yatma saatlerimizi nasıl ayarlayacağımız hala problem. Efenin bir çocuk için oldukça geç olan yatma saati ki bu en erken 23.30 ailecek hepimizi geriyor. ne eşim ne de ben kendimize vakit ayırabiliyoruz ve en önemlisi Efe yetersiz uyuyor.
Geldiğimiz akşam Efe herzamanki gibi çizgifilmlerinin başlıyacağı vakit geçti tvnin karşısına. Fakat babamızın uykusu gelmişti biraz da artık başlayalım 10 da yatırmaya diye, Hayır dedi. Senmisin diyen Efe feryadı bastı koltukları yumrukluyor, başladı yaaa baba diye ağlamaya. Ana yüreği nasıl dayansın. Oğlum gözyaşlarını sil, ağlamadan lütfen de belki açar dedim. Ne yaptı biliyormusunuz işaret parmağını yalayıp gözyaşlarını sildi. Bu manzaraya nasıl dayanırım canım oğlumun saflığına ve tatlılığına bakıp sarıldım ona sımsıkı ve bende onunla beraber lütfen baba lütfen demeye başladım:)
Onun anladığı şeyleri yapmaya çabalaması ,duyduğu herşeyi telaffuza çalışması, bize olan sevgisini gösteriş tarzı beni bitiriyor. Allahıma ne kadar şükretsem az böyle bir güzellik için.
Sabah kahvaltısını hazırlarken son zamanlarda en sevdiğim şarkının müziğini mırıldanıyordum. Rafet el roman ömrümün sahibi. Romantik bir şarkı ya biraz acıklı geldi tabi oğluma, bacağıma sarıldı hem beni okşuyor hem de noldu anne noldu diye yüzüme bakıp beni anlamaya çalışıyor. Nasıl ölmezsin bu safi yürek için.
Allah her isteyene hayırlı evlatlar versin inşallah. Amin.
Not: Yukarıdaki resim Efenin yaklaşık 1,5 yaş fotoğrafı. Babası saçını kesmeden önce jöleleyip uzunluğuna baktık :)

23 Ocak 2009

Man in Black





Efe Bey bir gün babasıyla evde top oynuyorlardı. Birden üzüntüyle üfffff dedi. Baba ben siyah gok dedi. İlk başta anlayamadım ne dediğini sonra açıkladı :) Baba siyah, ben siyah gok dedi. Baştan aşağı siyah giyinen babamız efeyi çok özendirmişti. Bulduğum ilk fırsatta oğluma siyah bir kıyafet aldım ve onu karizma yaptım:)

Bir çocuğunuz olduğunda artık hayatınız tamamen ona endeksli oluyor. O mutluysa mutlu üzgünse üzgün oluyor, tüm boş vaktinizi onu nasıl iyi yetiştirebilirim üzerinde kafa yorarak geçiriyorsunuz. Eskiden böyle değilmiş tabii, bu yeni neslin icatları:) Bu durum çocuklar için iyi oluyor muhakkak çünkü artık çok daha güler yüzlü ve akıllılar. ama eğer birey kendine vakit ayırmayı ihmal ediyor yada beceremiyorsa o zaman biraz gergin olabiliyor tıpkı benim gibi.
Aslında bu birazda yoğun bir işim olmasından kaynaklanıyor. Bu sene bir hafta tatil yaptım. Yılın büyük çoğunluğu 8 de işten çıktım. haftasonları dersen öyle bir hızla geçiyorlarki bazen farkedemiyorum:)

Bu durumu değiştirmeyi, kendim için vakit ayırmayı çok istiyorum ama bir türlü beceremiyorum. Efe bir iki ay önceye kadar 10 gibi yatar 10.30 gibi uykuya dalardı. Gece çok sık uyanan bir çocuk olduğu için bende önceki akşamın yorgunluğundan o uyudumu uyurdum ama şimdi o günleri arar olduk. Hem babası hem ben Efenin uyumasını bekliyoruz. Akşam eve gelmemizle Efenin oyun telaşı başlıyor. Baba hadi anan(araba), baba hadi top.... yemek işini bitirdiğim zamanda hemen olaya dahil olup babaya ara verdiriyorum. bu böyle efe uyuyana kadar sürüyor, kısaca işten eve kafa dinlemek,dinlenmek üzere gelen anne ve baba pek umduklarını bulamıyorlar. Bu işi tek çekilir kılan şey Efenin tatlılığı, şirinliği bize olan sevgisi ve tabiki bizimde ona karşı şefkat ve sevgimiz.
Saat 10-10.30 civarı TV de Efenin yeni aşkı başlıyor kaptan,havhav,aba(Tiger ve poah). o bitince sırasıyla birsürü çizgi film. 12 yi geçerken bitiyor hepsi. En sevdiği de fifi (mickey mouse).Çoğunlukla onu uyumak için ikna etmeye çalışıyoruz fakat O kaptan,fifi,ukak (uçak)sonrada nen nen havasında:) bir kaç gece ağlaya ağlaya götürüp yatırdım sonrasında da yatakta uykusunun ve izleyemediği için gerginliğinin geçmesini bekledim. Ama malesef henüz bu alışkanlıktan vazgeçiremedik. Bir akşam yorgun anne ve baba uyuya kalmışlar. Normalde efe babanın yanına salondaki kanepeye uzanıyor uykusu gelince baba onu anneye yatak odasına getiriyor. O gün ise anne gecenin yarısı uyanmış ki efe yanında yok içerdende hiç ses gelmiyor. Merakla içeri gitmiş babamız horul horul uyuyor:) Efe tvye en yakın koltuğa oturmuş heyecenla çizgi film seyrediyor. Tvye hızlıca yaklaşıp kapattım, bu arada efe kurulmuş plak gibi sürekli anne noldu noldu anne diye söylenip duruyor. onu kucağıma alıp yatağa götürdüm ama hala o komik tavrı gözümden gitmiyor noldu anne anne noldu:) 2,5 yaşındada çok rahat tvkolik olunabiliyor:))
İşte böyle sayın izleyicilerim çocuklu günler bu şekilde geçiyor.

Herkese iyi haftasonları...

19 Ocak 2009

Bir haftasonu daha bitti...


Bu haftasonu da diğer haftasonları gibi çarçabuk geçti. Geriye çokca yorgunluk ama bir o kadar da mutluluk bırakarak.

Cumartesi günü ev içinde taşındık. Normalde eşim de ben de salonda oturmayı seviyoruz aslında geniş geniş ama Efe büyüyüp oyun çağına gelince ve oyuncakları da bir oda dolusu olunca evdemiyiz lunaparkda mıyız şaşırıyorduk.Bir yerde bisiklet bir yerde herby arabası, toplar,legolar, tahta oyuncaklar, yapbozlar, envai çeşit minik araba ve oturacak koltuk arayan biz:) Yer arıyoruz çünkü beyefendi arabalarını koltuk üstünde oynuyor hepsini dizince de ikili koltul iptal:)

İşte bu nedenden bizde adı üstünde oturma odasında oturalım dedik ve taşındık. Oda küçük olunca dağıtılacak yer ve dolayısıyla toplanacak yerde daha az olunca ben ve eşim çok mutlu olduk. Efeyi sorarsanız alişkanlıklarından çok zor vazgeçen bir çocuk olduğu için hala şokta. oyuncaklarını alıp salona gidiyor baktı biz gelmiyoruz geri dönüyor ama hala yemeğini yediği sandalyenin yerini,Tiger ve Poah ı izlediği üçlü koltuğu, arabalarını dizdiği ikili koltuğu özlüyor.

Cumartesi böyle geçti, Pazar günü Ankara'da yeni açılan alışveriş merkezi Foruma gittik enine boyuna değil ama üstünkörü gezdik. Benim hoşuma gitti. Kışın gezilecek böyle mekanlar olması çok rahatlatıcı. Evde vakit geçirmekten pek hoşlanmayan benim için nerdeyse yaşamsal:) Büyük bir oyun salonu sapmışlar ama çok soğuktu, Efe arabalara binmek bile istemedi koğuk koğuk diye kaçtı ilk defa.

Eve döndük benim annem ve babam ve eşimin annesi konuğumuz oldular. Bence en basit ve bir o kadar da lezzetli olan fırında somon yaptık. ye iç derken gene gün ve dolayısıyla haftasonu bitti.

Haftasonu Efeye çok alışıyorum tabi o da bana ve pazartesi en çok ondan ayrılmak zor geliyor. Herkes yanındayken öyle mutlu ki. Mutfakta yemek hazırlarken bacağıma yapışıp seviyor, yerde otururken arkadan boynuma sarılıyor ve her fırsatta sarılıp öpüşüyoruz. Herkese değil ama bana kendini öptürürken o kadar rahat ve mutlu ki onu saatlerce öpebilirim ve o da mutlu olur gibi. Annelik ne güzel şey Allahım Lütfen her isteyene nasip et... Amin.


15 Ocak 2009

Bugün tadım yok...


Dünkü mutluluk ve heyecanımın tersine bugün sabahtan beri üzerimde bir mutsuzluk bir sıkıntı var. Yaklaşık bir haftadır Efeciğimin uykuları gene bozulduğu için uykusuzum onunda etkisi vardır büyük ihtimalle. Uykusuzluk genelde gerginlik yapıyor çünkü. Belkide dün akşam eşimin benimle ilgilenmektense labtopuyla beraber olması sorun. Labtopu yeni aldık ve tamda tahmin ettiğim gibi eşimin kafası sürekli onda. Efeyle pek konsantre olamıyo ama öyle olması bile bir gerginlik yaratıyo bence. İlk başta hiç göstermeyelim Efeye o uyuyunca girersin demiştim ama Efenin uykuları 11 e doğru arttıkça artık göstermek kaçınılmazdı. Efenin tepkisi gerçekten çok komikti. Amcasında bilgisayar gördüğü için tanıyordu. 'AAAA baba git git baba, ben ABİ...'

Böyle yarımyamalak konuşuyor ya deli oluyorum ona. Neyse sonunda Efe de görünce içi rahatladı eşimin ve Efe bişeyle meşgulken direk bilgisayar başında. Zaten beraber geçirdiğimiz çok az bir vakit var daha fazla ortak bişeyler yapmayı tercih ederdim. Onların işyerinde interneti yok doğal olarak heyecan duyuyo ama ben sinir olmadan edemiyorum.

İşte kesinlikle bunun için ben hiç taraftar değildim labtop almaya bir şekilde üzüleceğimi biliyordum.

14 Ocak 2009

çok mutluyum:)


Bugün işyerinde çok sevdiğim bir arkadaşımın gebelik testinden olumlu sonuç aldık, yani ANNE oluyor. Allahım o ne büyük bir heyecan. WC nin kapısında bir ileri bir geri döndüm durdum. O ise gayet sakin çıktı ve bana sonucu gösterdi. Aynı heyecanı yaklaşık bir yıl önce başka bir arkadaşım için daha yaşamıştım. Onun bebişi şimdi 6 aylık olmuştur herhalde. Çok heyecanlı ve aceleci biri olduğum için onu eczaneye kadar ve sonra WC ye kadar sürüklemiştim. Sonuç olumlu ve tabiki ben havalarda:)

Benim hamile olduğumu öğrendiğim gün biraz hüzünlüydüm, çünkü ben hamile olmak için yanıp tutuşurken heyecandan ölürken eşim gayet sakindi. Öyle bir ihtimal olduğunu söyledim o sabah.O ise pek oralı olmadı ve ben test yaptırmaya gideriz diye düşünüyoken bir arkadaşıyla buluşmaya gitti. Herhalde tabiatımdan dolayı gene çok acele ediyor diye düşündü. Ben dururmuyum evimizin karşısındaki polikliniğe gidip test yaptırdım ve sonucu yalnız öğrendim. O ilk an ne hissedeceğini bilemiyor insan karmaşık duygular içindeydim. yakın bir parka gidip biraz ağladım.

Hamileliğim gayet güzel geçti çok şükür hiçbir sıkıntım yoktu. Doğuma 3 hafta kalana kadar çalıştım. Sonra kendime büyük bir puzzle alıp dinlenmeye ayrıldım. Tabi göbeğimden masanın üstüne eğilemiyeceğimi düşünememişim. Genede az bişey kalana kadar yaptım Efe doğmadan.Vaktinde gelseydi tamamlanırdı heralde ama bir hafta erken geldi:) Doğum gecemi ve sonraki Şanssız dönemimi ayrıca anlatırım. O yarım kalan puzzle in başına gelense çok acı oldu. Bir akrabamızın artık hiç sevmediğim oğlu o zaman 5 yaşında falan biraz oynadım sonra topladım diye yanıma geldi toplamak mı nasıl derken gördüğüm manzarayla kalakaldım. tüm parçaları az buz değil 2000 parçayı üşenmemiş doldurmuş kutuya. Aferim dedim çok derli toplusun dedim ama sinirimden kahroldum:(

Bir ordan bir burdan karıştırdım baya demi. Son söz olarak Allah tüm anne olmak isteyenlere hayırlı hamilelikler ardından hayırlı çocuklar nasip etsin.Amin...




13 Ocak 2009

Bir gün daha bitiyor...


Bu hafta çok yoğun başladı ve öylede geçiyor. Geçen hafta hiç işim yok çok canım sıkılıyor diye hayıflanırken, bu hafta işden başımı kaldıramıyorum. Geçen hafta yaptıklarımı bu hafta özlüyorum oysa geçen hafta da küçük bir iş için yanıp kavruluyodum:) Ne ilginç demi insanoğlu. Hiç bişeyle tam anlamıyla mutlu olamıyor. Oysa bilmiyorki mutluluk ve hüzün hemen dipdibe. Ah biraz sabırlı olabilse, yaşadığını sindire sindire yaşayabilse...


Efeyle günlerimde aynı iş hayatım gibi değişken. Bir hafta önce deliksiz uyuyup aman Allahım oğlum büyüdü diye sevinirken bu hafta yine başa döndük. dönüp duruyoruz yatakta. Evet malesef Efeyle beraber yatıyoruz. Babamızı salona atmak zorunda kaldık:( Doğduğundan beri uykusuz olduğu için gece hayatımız biraz sıkıntılı. Ama çok şükür büyüyor ve beni kendisine hayran bırakıyor. henüz 2,5 yaşında ama bir çok erkeğe taş çıkartacak kadar erkek. Tavırları bakışları, sözleri,...

Dün akşam eve geldiğimde aaa anne deldi diye kapıya geldi. kollarını açıp bana sarıldı öptü ve aynı vakur haliyle salona geri döndü. bende arkasından baka kaldım:)

akşam yemeğini yedirirken bir tabak çorba az geldi bana dönmüş anne doydum gok nane mama dedi:) nane mama = yoğurt çobası.

Aynen bir kızılderili gibi konuşuyor ve bizede sadece kendisini yemek düşüyor:)


8 Ocak 2009

Yeni Bir Başlangıç


Herkese merhaba,

Bu blogdaki ilk yazım dolayısıyla heyecanlıyım :)

Evli ve bir erkek çocuk annesi çalışan bir bayanım. Yukarıdaki bızdık oğlum Efe.

Yazılarım sanırım genelde 2,5 yaş erkek çocuğuyla ve çalışan bir anne olmanın zorluklarıyla ilgili olacak. Okuyan herkese şimdiden teşekkürler...