27 Şubat 2009

Bu hale nasıl geldik?

Az önce aldığım haber dolayısıyla çok üzgünüm. Yakın arkadaşlarımdan birinin babasını piskopatın biri komalık yapacak kadar dövmüş. Tanıdığım en sakin en temiz kapli insanlardan birini, delinin birinin öfkesinin geçmemesi sebebiyle böylesine dövmesi benimde yoğun biçimde öfke duymama neden oldu.

Adam evde önce annesini babasını ve karısını dövdükten sonra kapıyı çekip çıkıyor. o kadar köpürmüş ki karşısına çıkan ilk insanı da komalık ediyor. Nasıl bir vahşet bu ya. Ne zaman bu kadar kötü olduk biz. Ne zaman kaybettik büyüklerimize karşı saygıyı, bırakın el kaldırmayı sesimizi yükseltmeye ne zaman başladık. Gazetelerden okuduğum haberler karşısında donup kalıyordum ama en yakınlarıma kadar gelen böylesi bir olaydan sonra fena halde ürperdim. Nasıl bu hale geldi yurdum ve halkım.

Allah bizi ve tüm sevdiklerimizi böylesine vahşetlerden ,her türlü kötülüklerden korusun. Ülke olarak da kaybettiğimiz değerleri tekrar bulmamızı nasip etsin inşallah.

24 Şubat 2009

Arkadaş


Uzun zamandır yoktum. İşyerinde yazmaya çalıştığım için pek müsait olamıyorum. Öğle aralarını genelde alışveriş merkezlerinde gezerek geçirdiğim için:) Bugun kalıp bir değişiklik yapayım dedim.

Haftasonu gayet kalabalık geçti, evde birsürü misafir ve birsürü iş vardı. Neyseki Efenin Ayçası varken bana pek ihtiyacı olmuyor:) Yalnız akşam çok komikti. Ben salonda oturuyorum o da ayçayla oyun odasında oynuyor, hızla koşarak kapıya geldi bana baktı sen orda otu dedi ve gene hızla gitti. Aradan 5 dakka geçti geçmedi gene koşarak geldi bana baktı gitti. Yavrum o kadar üzülüyorum ki onun bu her an terkedilecekmiş gibi hissetmesine.Sanırım tüm çalışan anneler yaşıyorlardır bunu. Yanında yaşına yakın iyi anlaşacağı bir arkadaşı olduğu zaman çok mutlu. Umarım kreşe başladığında da çok mutlu olur.

Çocuk olsun büyük olsun herkes için iyi bir arkadaşın dostun yerini hiçbir şey tutamaz. Benim hayatımda da arkadaşlarımın hep çok büyük önemi olmuştur. Sabahlara kadar sohbet etmek, yolculuğa çıkmak, beraber mağaza dolaşmak, beraber yemek yemek her zaman çok hoşuma gider. Evlendikten sonra tabi birinci önceliğin çocuğun ve eşin oluyor, arkadaşınla vakit geçirsen bile aklın ya kocanda ya çocuğunda kalıyor. Eskisi gibi özgür hissedemiyorsun. Ama böyle bile olsa herzaman ihtiyaç duyuyorum dostlarıma. Çoğu zaman telefonla bile olsa görüşmek iyi geliyor.


Çok şükür eşimle de pek çok şey yapmayı seviyorum. Beraber film izlemek(dün akşam Issız adamı izledik fakat beklediğimden çok kötüydü yarıda bıraktım), dizi seyretmek, sohbet etmek, yolculuk yapmak onunlada çok sevdiğim aktiviteler. Yalnız malesef mağaza gezmeyi sevmiyor yada alışveriş yapmayı. Neyseki ben onları tek başıma yapmaktan bile büyük keyif alıyorum.

Herkese sevdikleriyle birlikte mutlu yarınlar diliyorum.

16 Şubat 2009

Anneler..


Annemlerde olmak en çok sevdiğim şeylerden. Orta yaşlara gelmeme rağmen en huzur bulduğum en mutlu olduğum yer annem ve babamın yanı, özellikle de annemin. Çocukluğuma tekrar dönüp sorumluluklarımdan uzaklaşıp rahatlıyorum onların yanında. Bir hata yapmış olsamda beni sevip sahip çıkacaklarını bilmenin huzuru içinde gevşiyorum.




Sanırım bunun için Efenin favorisi benim:)Annem diye sesleniyo bana ve ben olunca diğer herkes önemsiz. Babasıyla bile paylaşamıyo, bana dokunsa direk vuruyor yada git baba diye kovuyor.
Beraber yatmamızın buna etkisi çok sanırım. Birbirimize bu kadar bağlanmamız beni korkutsa da geçici bir zaman olduğunu düşünüp tadını çıkarıyorum.

9 Şubat 2009

Hepimiz hastayız :(


Hastalığın insanı nasıl yere serdiğini haftasonu ailecek gördük ve yaşadık. Hastalıklar olmasaydı kimse sağlığına şükretmezdi herhalde. Genelde hepimiz sağlığımızın bir lütuftan ziyade hak olduğunu düşünürüz, ama bir hasta olmaya görelim hemen tedbir almaya dua etmeye başlarız:)


Efeden başlayan ne olduğu belirsiz virüs benden ve sonrada babamızdan çıktı arka arkaya. Hepimizi yatırdı:) Hadi biz neyse de Efemi hiç böyle görmemiştim 'anne hadi anan(araba)' diyo sonrada uzandığı yerde uyuyakalıyodu. normalde gündüz bir defa uyumasına rağmen sürekli bir uyku ve halsizlik hali vardı. Bir de ilk defa bu kadar uzun evde kaldık:) Evden çıkmayınca birtürlü rahatlayamayan benim ve sürekli evde olmaktan bunalmış biri olarak Efe babamızı dışarıya sürükleriz normalde. O da sağolsun bizi anan addi götürür. Kışın gezecek tek yer alışveriş merkezleri tabi ama olsun maksat dışarda olmak. Bence yay burcunun en belirgin özelliği dışarıda rahatlaması, mutlu da olsa üzgünde olsa kendini hemen dışarı atması:)


Sürekli evde olunca da vakit çok yavaş geçti tabi meğer böylede dinleniliyormuş:)


Herkese özelliklede çocuk ve bebeklere sağlıklı günler diliyorum.

4 Şubat 2009

üzüntü ve muz kabuğu


Geçen gün müdürümüz evlenmeden önce her erkeğin okuması gerekli diye bir yazı gönderdi. Hayat işten ibaret değil evdeki huzurumuz da son derece önemli. Evde bizi bekleyen anlayışlı sevgi dolu bir eşimiz varsa her şey çok daha kolay.
Fakat şu da var ki eğer bu sevgi ve anlayış karşılıklı değilse ve biri sürekli veren tarafsa Offfff diyene kadar mutlu devam eden ilişki bu ofdan sonra değişebiliyor ve işte o zaman hayat çekilmez oluyor.
Kadın işe gider, haftanın 3 günü 8, diğer günler 6 da işten çıkar. Eve gidip yemeği hazırlar kendi karınlarını doyurduktan sonra 2,5 yaşındaki sadece çorba yiyen şirin oğlu için ya yoğurt yada tarhana çorbası pişirir. Onu Baby tv karşısında Dur anne Dur itirazlarına rağmen besledikten sonra mutfağı toplar. Yatağa girene kadar oğul izin verdiği müddetçe dinlenebilecektir fakat genelde izin verilmez. Tüm gün anne ve babayı görmeyen küçük şirin ağlamaklı ve de çok inatçı oğul anne otu anan yada bop dediği zaman kalkmak her zaman daha hayırlıdır. Saat 12 gibi yatan oğul illa da nen nen yani sallayarak uyur. Gece dinlenirim inşallah diye uman anne çoğu zaman 4-5 kez ‘anne nen nen’ sesleriyle uyandırılır ve artık bebek diyemediğim oğul sallanır. Sabah anne tekrar işe gider. Hafta sonunun hafta içinden tek farkı daha fazla yorulmasıdır. Çamaşır, ütü ,ev temizliği daha çok yemek ve daha çok bulaşık ve alışveriş derken hemencecik pazartesi olur.
Bu arada baba ne yapıyor diye soranlar olacaktır. Baba, annenin işi varken oğulla oynamaktadır. Kesinlikle küçümsemiyorum, önemli bir iş hatta olmazsa olmaz. Fakat böyle yoğun ve yorucu bir hayat yaşayan kadının, eşinden fiziksel olmasa bile duygusal bir yardım beklemesi yanlış mı? Ya da eşine nazlanması. İnsanlar neden evlenirler ki zaten, hem mutluluğu hem de üzüntüyü beraber yaşamaktır önemli olan çünkü birlikteyken her şey kolay gelir.
Maalesef ben bugünlerde çok yalnız hissediyorum:(