4 Şubat 2009

üzüntü ve muz kabuğu


Geçen gün müdürümüz evlenmeden önce her erkeğin okuması gerekli diye bir yazı gönderdi. Hayat işten ibaret değil evdeki huzurumuz da son derece önemli. Evde bizi bekleyen anlayışlı sevgi dolu bir eşimiz varsa her şey çok daha kolay.
Fakat şu da var ki eğer bu sevgi ve anlayış karşılıklı değilse ve biri sürekli veren tarafsa Offfff diyene kadar mutlu devam eden ilişki bu ofdan sonra değişebiliyor ve işte o zaman hayat çekilmez oluyor.
Kadın işe gider, haftanın 3 günü 8, diğer günler 6 da işten çıkar. Eve gidip yemeği hazırlar kendi karınlarını doyurduktan sonra 2,5 yaşındaki sadece çorba yiyen şirin oğlu için ya yoğurt yada tarhana çorbası pişirir. Onu Baby tv karşısında Dur anne Dur itirazlarına rağmen besledikten sonra mutfağı toplar. Yatağa girene kadar oğul izin verdiği müddetçe dinlenebilecektir fakat genelde izin verilmez. Tüm gün anne ve babayı görmeyen küçük şirin ağlamaklı ve de çok inatçı oğul anne otu anan yada bop dediği zaman kalkmak her zaman daha hayırlıdır. Saat 12 gibi yatan oğul illa da nen nen yani sallayarak uyur. Gece dinlenirim inşallah diye uman anne çoğu zaman 4-5 kez ‘anne nen nen’ sesleriyle uyandırılır ve artık bebek diyemediğim oğul sallanır. Sabah anne tekrar işe gider. Hafta sonunun hafta içinden tek farkı daha fazla yorulmasıdır. Çamaşır, ütü ,ev temizliği daha çok yemek ve daha çok bulaşık ve alışveriş derken hemencecik pazartesi olur.
Bu arada baba ne yapıyor diye soranlar olacaktır. Baba, annenin işi varken oğulla oynamaktadır. Kesinlikle küçümsemiyorum, önemli bir iş hatta olmazsa olmaz. Fakat böyle yoğun ve yorucu bir hayat yaşayan kadının, eşinden fiziksel olmasa bile duygusal bir yardım beklemesi yanlış mı? Ya da eşine nazlanması. İnsanlar neden evlenirler ki zaten, hem mutluluğu hem de üzüntüyü beraber yaşamaktır önemli olan çünkü birlikteyken her şey kolay gelir.
Maalesef ben bugünlerde çok yalnız hissediyorum:(

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder